Zapatista bölgesindeki, Aguascalientes'de, iki uzun ahşap
yatakhanenin arasında, ağı olmayan, bel vermiş direklerden oluşan
kalelerle futbol oynadık. Top sık sık binaların çatısına gidiyordu.
Böyle olunca top taca çıkmış sayılmıyor, top yuvarlanıp geliyor ve
saçakların altında topu kapma mücadelesi sürüyordu. Çılgın anlardı,
gerçek değil gibiydi, çünkü benim gibi ziyaretçilere yabancı gelen bir
yoksulluğun orta yerinde top oynuyorduk, hatta askeri uçaklar olağan
uçuşlarını yapıyordu. Meksika'daki bu yabancı alanda bazılarımız,
ziyaretçiler ve ev sahipleri, yüzeysel de olsa en azından samimi bir
şekilde birbirimizle tanıştık. Futbol, koşullara uyarlanarak oynandı,
dil, değer ve hatta kondisyon farklılıklarını aşarak aramızda bağlar
kuruldu. Yüksek rakımdan dolayı zor anlar yaşadım.
Futbol sahasının, sosyal alanla örtüşmesinde güçlü yönler vardır.
İlki tarihseldir; bir sosyal etkinlik mekanıdır. Ulusal, sınıfsal ve
daha küçük toplumsal kimlikler, futbol sahasında ve çevresinde tutkuyla
dışa vurulur. İkincisi, kolektif bir oluşumdur; gruplar toplum içinde
olduğu gibi sayısız bçimlerde şekillenir. Futbol, takımlar, fan klüpler,
holigan çeteleri ve ötesi gibi yakın ilişki gruplarını ortaya çıkaran
güçlü duygulara neden olur. Üçüncüsü, üsluptur; bireylerin ve ait
oldukları toplulukların veya toplumların benzersiz olduklarını ifade
eden yollardır, bu en çok oyun üsluplarında ortaya çıkar. Belki de en
tanınmış olanı Brezilya, bir Afro-Brezilya savaş sanatı olan
capoeria'dan geliştirilmiş olduğu çok açık olan akıcı bir oyun sergiler.
Dördüncü ve en önemlisi ise, futbol sahasının sosyal olanı karakterize
eden karşılıklı yardımlaşmayı yeniden üretmesidir; insanlar spora şevkle
katılır, onu ve kendilerini yeniden tanımlar.
Burada, futbolu romantikleştirmek ve entellektüelleştirmek peşinde
değilim. Futbola (veya herhangi bir oyuna), insanların felsefelerinin,
politikalarının ve umutlarının gerçek bir karışımı olarak
bakılabileceğini düşünüyorum. Bu onu güç ilişkilerinin üretildiği önemli
bir yer yapar. Sahada güç isimlendirilir, paylaşılır, yarıştırılır ve
hissedilir. Gücün dağılımı düdük çalana kadar asla düzene girmez. Sporun
biçim ve örgütlenmeye ait geniş alanlarında anarşist bir atağa
ihtiyacımız var. Topu tekmelemek, sokağa barikat kurmak veya bir
kooperatif kurmak kadar anarşist kılınabilir.
Futbol nasıl anarşist olabilir? Başlangıç olarak diyebiliriz ki
futbol ve anarşizm varolduğundan beri anarşistler futbol oynamışlardır.
20. yüzyılın başlarında aralarındaki ilişki oldukça açık biçimde
varolmuştur. Şimdilerde "Argentinos Juniors" olarak bilinen takımın adı
eskiden "Şikago Şehitleri"ydi ve Buenos Aires'deki anarşist bir
kütüphanede başka bir takım da kurulmuştu. ve güvenle tahmin edebiliriz
ki, 1937′de Kuzey Amerika'da "Cumhuriyet" için para toplamak amacıyla
tura çıkan bazı Barselona takımları kendilerini kendi şehirlerinin
anarşistleriyle özdeşleştiriyorlardı. Paris'te 1968 Mayısı'nda greve
giden profesyonel oyuncular kendi paylarına düşen özgürlüğü talep
ederken öğrencilerden ve işçilerden çok mu farklıydılar? St. Pauli'nin
anti otoriter taraftarları, politikayı stadyum duvarlarının arkasında
bırakabilirler mi, veya bir mitingden, bir protestodan önce futbolu
unutabilirler mi? Eğer birçok mekan ve eylem esasen anarşist
çağrışımlıysa, o zaman furbolun da eski bir anarşist cephesi vardır.
İnsanların maça olan sevgileri, özgürlüğe ve adalete olan sevgilerine
dönüştürülmüştür; 1942′de Dinamo Kiev takımı gibi, ülkeleri
bağımsızlık
savaşı verirken Fransız takımlarını terk eden Cezayirli futbolcular
gibi, veya ırkçılığa, hırsa ve faşizme karşı çıkan Ruud Gullit gibi
beyaz olmayan Avrupalı futbolcuların yaptığı gibi. İnsanlar değerlerini,
kimliklerini ve arzularını maç aracılığıyla yeniden üretirken, futbolu
daha fazla bir şeye doğru esnetirler. Chumbawamba futbola olan
tutkusundan dolayı kendi web sitesinden bir gençlik takımı olan Wetherby
Athletic'i desteklediğini açıklar. Ki onların da politikliği takım
üniformalarını süsleyen "anarşist" kelimesinden dolayıdır.
Politika, futbolda sapmalar veya kazalar olarak ortaya çıkmaz.
İnsanların maçla etkileşiminin bir parçasıdır. Spor, Dünya Kupası
finallerindeki bir maçta da, asi Meksika'daki engebeli bir sahada
oynanan maçta da biçimini korur. Oyuncuları, temel kuralları ve
hedefleri aynıdır. Spor, insanların bu temel unsurlar etrafında bir
araya gelme biçimlerine göre değişir. Güney Amerika'nın Barras Bravas'ı;
Avrupa'nın holiganları, ultraları ve karnaval fanatikleri: Fanatikliğin
bu provokatif uzantıları, futbol sahasından yeni enerjik kültürel
oluşumların ortaya çıkabileceği hissini veriyor. Stadyumları hemen
doldurmasak bile bugün aynısı anarşistler arasında da meydana geliyor.
Anarşist futbol, son yıllarda şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir
isim, üslup veya örgüt olmaksızın ortaya çıktı. Birleşik Devletler
orta-Atlantik bölgesinde insanlar Anarşist Futbol Ligi olarak maç
yapıyorlar. Batı kıyısında, anarşistler ve diğerleri bir isim olmaksızın
maç yapıyorlar. Orta-batı'da Arsenal, Riot (isyan), Swarm (arı oğulu)
takımları Anarşist Futbol Birliği olarak maç yapıyorlar. Sonuncusu
minumum anlamda bir birlik, federasyon veya şebeke biçiminde. Bazıları
haftada bir, bazıları yılda bir biraraya geliyor. Maçlar bir veya iki
saat sürüyor. Önce, şimdi ve sonra meydana gelenler bir ana çerçevenin
tayin edilmesini gerektirmiyor. Anarşistlere özgü bir tarzla, futbol,
sporun tarihini tekrarlıyor, kolektif politika ve tutku sahada
birbiriyle kaynaşıyor.
Örneğin Anarşist Futbol Birliği, varsayımsal, önerilebilir bir
anarşist çalışma biçimi olarak ele alınabilir. Bu, bir grup insanın
aşındırdığı toprak parçası üzerinde yapılan bir evirmeceden fazla bir
şey de olmayabilir veya gerçek, geniş ama gizil bir anarşist güç de
olabilir. Birliğin Şikago örgütü, görünürde aralarında en örgütlü
olanıdır (telefon listesi, uniformalar, program vs.), maça çıkma
sıklıkları, arkadaşlık dereceleri, politik inançları geniş bir
çeşitlilik gösteren bireylerden oluşur. Birliğin dışında, Portland,
Berkeley ve San Fransisko gibi şehirlerde çeşitlilik içeren bir bütünlük
içinde kuralsız maçlar yapılmaktadır. Etkinliklerdeki bu dağılım
anarşizm ve futbolun karşılıklı bir yeniden tanımlanmasına işaret
etmektedir. Her biri bir diğeriyle birleşerek değişime uğramaktadır.
Anarşist maçlar futbolu, Nike, Büyük Futbol Ligi ve Uluslararası Futbol
Birlikleri Federasyonu'nun (FIFA) pompaladığı metalaşmadan ayrı
tutmaktadır. Ve anarşizme başka bir canlılıkta kültürel oluşum, yeni bir
ifade biçimi kazandırmaktadır.
Kültürel oluşum nedir? Sınırsız hayal gücü, tanımlamak istediğim şey
için kaçınılmaz bir terim olabilir. Bu acele bulup ortaya attığım bir
terim değil. Lisedeyken Profane Existence'ı keşfedip, muazzam kara
blokların fotoğraflarını gördüğümde, böylesi bir kolektif eyleme
katılmanın inanılmaz bir duygu olduğunu hayal etmiştim. Birkaç yıl sonra
Körfez Savaşı'na karşı bir yürüyüşte umulmadık bir biçimde kara bloğa
katıldım. Oltaya yakalandım. O zamana kadar anarşistlerle olan bağım ve
özdeşleşmem bir tereddüt taşıyordu, ama böylesi belirsiz görüntüler ve
ortaklaşmanın böylesi uçup giden anları düzeyin artmasını sağladı.
Futbol sahasında ortaya çıkan bütün değiş tokuş, işbirliği ve
yakınlaşmalar, özdeşleşmenin ve sadakatin aynı işlevlerine hizmet
edebilir.
Anarşist futbol kolektif kimlikleri takımlar aracılığıyla ifade
edebilir, özellikle anarşist idealleri hayata geçirdikleri ve kolektif
becerileri inşa ettikleri anlamda. Pozisyonlar ve stratejiler üzerinde
antrenör olmaksızın karara varmak, baskı olmaksızın antrenman yapmak,
her beceri düzeyinden oyuncu kullanmak; anarşistlerden başka kim
bunların üstesinden gelebilir? Doğrudan eylemlerimizde kullandığımız
iletişim becerilerini ve diğer ortak becerilerimizi neden futbolda
kullanmayalım? Destek olmak deneyimli futbolcuların bildiği bir şeydir.
Oyuncular, sahada topu savunmadan uzakta tutmak veya topun ileriye
gitmesini sağlamak için takım arkadaşlarının pas verebilecekleri yerde
durarak onlara destek olurlar. Bu teknik, yoldaşlarınızın nerede
durdukları ve ne yapabilecekleri konusunda uyanık olmanızı gerektirir.
Gayrimeşru çalışmalar sırasında, bu tür beceriler hareketleri
hızlandırır, sağlamlaştırır ve güvenli kılar. Futbol oyunundaki birçok
şey bizim taktiklerimizi besleyebilir ve bunun tersi de mümkündür. Bir
kadın takım arkadaşım bu karşılıklı ilişkiyi şöyle tanımlamıştı, "Topa
vuruyoruz. Koşuyoruz. Tepeliyoruz. Kaçıyoruz."
Futbolun teknik olmayan yönleri özellikle uzun vadede kolektif
politik çabalarımızı pekiştirebilir. Örneğin, stratejik bir örgütlenme
ilkesi olarak yakınlaşma fikri -karşılıklı güvene dayanan küçük gruplar
içinde politik eylemlerde bulunan insanlar- anarşistlerin buluşudur,
fakat gerçekleştirilmesi zordur. Sürekli birlikte futbol oynamak somut
bir yakınlaşma duygusunu sağlayabilir. Maçı oluşturan tüm iletişim ve
işbirliği, karşılıklı bir güven ve anlayış duygusu halinde kristalize
olur. Bir kez yaşandıktan sonra başka bağlamlarda daha kolay hayata
geçirebilecek bir duygudur bu. Birkaç kişinin, katkılarının toplamının
yaratabileceğinden daha büyük bir etki yaratması ne güzel bir şeydir.
Bunu politikada yeterince görmüyorsak da en azından futbolun iyi
örneklerinde bulabiliriz.
1990′da Dünya Kupası yarı finalinde Kamerun'un İngiltere karşısında
zafere yaklaştığı bir anda, yakınlaşma gerçek ve görünür bir şekle
büründü. Kamerun'u bir gol öne geçiren atak, yalnızca en iyi takımlardan
birini rezil etmekle kalmayıp, çok akıllıca bir şekilde
gerçekleştirildiği için nefes kesiciydi. Kamerun'un oyunu hem duru bir
güzelliğe hem de güçsüz bir takımın başarısına sahipken, yakınlaşmanın
nasıl da somut ve şiirsel olabileceğini gösteriyordu. Yakınlarda
gerçekleşen bir Şikago Arsenal maçında, takım arkadaşlarımızdan birinin
basit bir pası diğer takımı şaşırttı ve takımımızın ani bir karşı atağa
geçmesini sağladı. Birkaç pastan sonra, rakiplerimiz kadar bizi de
şaşırtacak bir biçimde gol attık. Devrimin değilse bile direnişin
böylesi bir fırsatlar zincirinin sonucunda gerçekleşebileceğini hayal
etmez miyiz? Maçın büyüsü devrimci hayal gücüyle temas halindedir, şiir
ve sanat gibi: Değişim duygusuna ve imgelemine yol açar.
Elbette futbol herkesin hoşuna gitmez. Ama sanat ve başka kültürel
ifade biçimleri de öyle. Peki evrensel bir çekiciliği yoksa devrim için
ne işe yarayacak ki? Bu soru bize sporu kullanmak veya onu ıskartaya
çıkarmak gibi ikili bir seçenek sunmuyor. Maç değiştirilebilir. Sadece
maçı kazanmak mantığından öte bir takım uyumu ve takım becerisi inşa
edebiliriz. İnsanların eğlenmesini sağlayabiliriz, hatta maç
yapmayanların bile. Politik mücadelenin bir parçası olarak futboldaki
potansiyel, sporun tekrar herkese açık kılınmasında gizlidir.
Beceri paylaşımı ve yakınlaşma içselleştirilmelidir. Futbol sahasında
oyuncular hızlarını ve adımlarını yeni oyunculara göre ayarlamalıdır.
Maç akıcı doğasıyla buna izin verir; hücum oyuncuları top sürmekten
ziyade paslaşmaya ağırlık verebilir, savunma oyuncuları ise rakiplerini
kontrol altında tutmaya konsantre olabilir. Genel nitelikteki bu tavsiye
cinsiyet söz konusu olduğunda daha da ağırlık kazanır. Kadınlar her bir
takımda rol almalıdır ve bütün maço davranışlar sahadan uzak
tutulmalıdır. Profesyonel maçlarda ortak bir davranış olarak oyuncular
için kullanılan cinsiyetçi aşağılamaların yerini "Erkeklik yapma, pas
ver!" gibi bir şakalaşmanın aldığını gördüğümüz gün büyük bir gün
olacaktır.
Sonuca gelirken sade olmakta yarar var: Futbol, özünde basit bir
oyundur ve anarşizm özünde basit bir istektir. Sporun temel kolaylığı
onu dünya çapında yaygınlaştırmış ve bizi de beraberinde sürüklemiştir.
En harika yanlarından biri oyun sırasında yeni biriyle tanışmamız veya
oyun sonrasında bir akşam yemeğinde, barda ilişkilerimizi
güçlendirmemizdir. Aslında futbol sahası oynamak için bir buluşma
yeriyse insanların bir araya gelmekten hoşlandığı bir mekan olmaya kadar
da genişleyebilmelidir. Anarşi burada başlayabilir, en azından
tomurcuklanır. Bir golün atılmasında veya bir takımın antrenman
yapmasında öz-örgütlenme fikri görünür kılınabilindiği sürece anarşizmin
işi hiç de zor değildir. Futbolla anarşizmi bir araya getirmek doğal ve
ortak-yaşamsal bir şeydir. Futbol sahası, Gramsci'nin deyişiyle "insani
sadakatin büyük açık hava krallığı" bizim kılınmalıdır.
İngilizce Orijinali: A-Infos (TR) Haber Ağı ("Pitched Battles – Football and Anarchy", Arsenal Dergisi, sayı 4)
Orjinal Link : Burada