14 Ocak 2008 Pazartesi

Nostalgia

İçimde hangi atam konuşuyor?
Hem aklımda hem de bedenimde...
Aynı anda ayrılamam.
Bu yüzden tek kişi olamıyorum.
Kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum.
Fazla büyük usta kalmadı.
Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
Kalbin yolları gölgelerle kaplanmış.
Yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklâmlarının
Uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere...
Böceklerin vızıltıları girmeli.

Her birimizin gözlerini ve kulaklarını...
Büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız.
Birisi piramitleri yapacağımızı haykırmalı.
Yapmamamızın bir önemi yok!
O isteği beslemeliyiz...
Ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz...
Sınırsız bir çarşaf gibi.
Dünyanın ilerlemesini istiyorsanız...
El ele vermeliyiz.
Sözüm ona sağlıklıları...
Sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.

Siz sağlıklı olanlar!
Sağlığınız ne anlama gelir?
İnsanoğlunun bütün gözleri, içine...
Daldığımız çukura bakıyor.
Özgürlük faydasızdır...
Eğer gözlerimizin içine bakmaya...
Yemeye, içmeye ve...
Bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa!
Dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler...
Sözüm ona sağlıklı olanlardır.

İnsanoğlu dinle!
Senin içinde su, ateş...
Ve sonra kül...
Ve külün içindeki kemikler.
Kemikler ve küller!
Gerçekliğin içinde veya...
Hayalimde değilken, ben neredeyim?
İşte yeni anlaşmam:
Geceleri güneşli olmalı...
Ve Ağustos da karlı.
Büyük şeyler sona erer...
Küçük şeyler baki kalır.
Toplum böylesine parçalanmaktansa...
Yeniden bir araya gelmeli.
Sadece doğaya bak
Hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz...
Yanlış tarafa döndüğümüz noktaya.
Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz...
Suları kirletmeden…

Deli bir adam size...
Kendinizden utanmanızı söylüyorsa...
Ne biçim bir dünyadır burası!

Şimdi müzik
Müzik!

Ah… Anne!

Başının etrafında dolaşan...
Ve sen güldükçe berraklaşan...
O hafif şey havaymış.

Can Yücel'in mal beyanı



1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı 6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapagi
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl,tüy,yün
22-Uç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-Iki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçilan beş melodili apartman zili
32-Nakit 15 kuruş
33-Anne babadan kalma yarisi yasanmis bi ömür

11 Ocak 2008 Cuma

Devlete Karşı Toplum..

Önemli bulduğum bir metni bilgisayara geçirdim.
linki:
http://rapidshare.com/files/83048995/devlete_kars__305__toplum.pdf.html

10 Ocak 2008 Perşembe

Yorum üzerine..

Şimdi öncelikle burnunu sokup götünü dışarıda bırakmak üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. 2 Ocak tarihinde yazdığım yazı kısa süre içinde ( yaklaşık 20 dk ) yazdığım bir yazıydı . Ve aynı zamanda o yazıda bağımsız, özerk ,demokratik , öğrenci hareketi etiketleriyle adlandırabilecek kelimeleri tanımlama gereği duymamıştım. Tanımlamanın ve üzerinden yorumlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum bende. Bu bakımdan neyin mücadelesini vereceğimizi tartışarak gidersek daha iyi olacağı niyetindeyim . Demokrasi kavramı örneğin , Vikipedi’ye girip baktığınız bissürü demokrasi tanımı var . Bunlardan hangisini nasıl yorumlayıp üniversitelere uygulayacağız? Ülküsel anlamda demokrasi tanımına en yakın biçim olarak doğrudan demokrasıyi mi seçeceğiz?

Ödenekler dahil bütün dağılımların yukarıdan aşağıya yapıldığı bu üniversite eğitimi sistematiğinde öz yönetimi kurmaya hangi iktidar odakları izin verir ki ?

Bu bağlamda bence devletin üniversitelerinde kurmaya çalışacağımız her tip özerk ve demokratik hareket daha baştan arızalı başlayacaktır? Ama mücadele alanı mıdır ? evet.

Peki nasıl olacak demokratik üniversite? Bence gerçek anlamda bir demokratik üniversite istiyorsak bu sadece sivil girişimlerle oluşturabilecek , yardımlaşma ilkelerine dayalı biçimde olailir . Öğrencilerin notlara ve istatistiklere indirgenmediği , öğretim üyelerinin dilediklerini konuşmakta serbest olduğu ama aynı zamanda bu kurumun ekonomik külfetlerinin de beraber üstlenildiği bir yapı olabilir ancak . Sanırım bu tip üniversite deneyimlerinden bir hayli var.

Daha az önce mücadele alanı mıdır sorusuna evet cevabını vermiştim . Buradan devam edip gençsen ‘ e gelirsek ben gencseni öğrencilerin politikleşme sürecine(otoriteyi onaylayan anlamda bir politikleşmeden çok farkındalık yolunda olan insan için diyorum belki kendi conscientizaçao durumlarına ulaşmak için)girmesi , kafasını kaldırıp ne oluyoruz lan ? demesi için bir fırsat olarak görüyorum .

Disk ve işçi sınıfıyla ilgili olaraksa ikisinin de durumları ortada.. Örgütlenme sürecinde ‘iktidar her yerdedir’ anlayışını kendimize referans alırsak ve dolayısıyla ne sadece işçi sınıfı falan filan merkezli bir örgütlenme ne de onları hiçe sayılması gereken bir durum varmış gibi hareket edilmelidir. Sadece, ‘…direniş de ‘ diyebilmek , çemberdeki kavgalardan biri olabilmek.

Sonraki kısıma gelirsek ,

Gencsene üye olan veya olacak insanların sosyolojik durumları.Burada açıkça bana göndermeler görsem de(belki beynim sulandı belki de gerçekten sistemin deformasyonları bunlar).. objektif biçimde düşünmeye çalışıcam.

Bahsi geçen ve sayısı da artırılabilecek bu sorulara ek sorular eklemek de mümkün. Bunların hepsinin sorgusuna , insanın ‘politikleşme’ süreciyle birlikte , zamanla , düşeceğine , sistemi ve kapitalizmi yeniden ve yeniden üreten öznenin bizzat kendisi olduğunun farkına varabileceğini düşünüyorum.

Dikkatimi çeken bir nokta var ki o da şu . 3-5 ay önce silahlı örgüt kurma taraftarı kemikal öznenin , şimdi toplumun değişimine giden yolların açılmasından bahsetmesi. Bu durumun nedenini naçizane merak ediyorum.


İsmet özel- evet isyan dinle benim için.




2 Ocak 2008 Çarşamba

Gencsen


Üniversitelerin, liselerin gitgide piyasaya ve neoliberal politikaların kucağına bırakıldığı şu senelerde Gencsen , bağımsız bir öğrenci hareketi oluşturabilme için bi umut olarak gözükmüştü bana.
Geçenlerde okulda fotokopicinin girişindeki panoda büyük harflerle GENCSEN şeklinde bişey uzaktan gözüme çarptığında bi anda heycanlanmıştım Yanına yaklaştığımda ise bunun Türkselle ilgili boktan bi reklam olduğunu anladığımda moralim bozulmuştu. Biz öğrenciler olarak en ufak bi yürüyüşün falan duyurusunu yapıcağımız zaman bi ton tantanayla uğraşırken bu tarz reklamlar ve afişler çok rahat sınıflarımıza kantinlerimize kadar girmiş durumda.
Her neyse, Denizli'de , uğraşmaktan çeşitli sebeplerle vazgeçtiğim bu Gencsen işini tekrar araştırmaya başladım bugünlerde. Bağlantımı kestiğim şu süre zarfında(ki mailleri geliyordu) Gencsende bir sürü gelişme olmuş. Tüzükler hazırlanmış , tartışmaya açılmış (her ne kadar yerelde çok az tartışmaya açılmışsa da) ve nihayetinde ODTU kongre salonunda delegeler bunu oylamış . Bana kalsa nasıl bir Gencsen isterdim ? Öncelikle MYK gibi şeylerin olmadığı, her türlü bürokratlaşmayı ve bi nevi sınıflaşlaşma eğilimini ortaya çıkarıcak dahi bi organizasyona evet demezdim . Birbirlerinden bağımsız (ama kopuk da değil) yerel örgütlenmeler isterdim. Ve bunlar sadece koordinasyon amaçlı olmalıydı. Oylamalar mümkün olduğu kadar çok insanla ve oy birliğiyle yapılmaya çalışılmalıydı .
Böylece genel bir Tüzük metnine de çok ihtiyaç olmadığı taktirde başvurmazdım.
Peki zaten DİSK bünyesinde ortaya çıkmış bir örgüt , nasıl olupta bağımsız bir öğrenci hareketine dönüştürülebilir? Bilmiyorum ama istediğim bu . Bi şekilde öğrenci hareketleri yeniden başlamalıydı bu şekilde başladı olsun. İleride ,yinede DİSK'ten bağımsız bir harekete dönüştürülebilir kanısındayım . O yüzden destek vermek gerektiğini düşünüyorum bu örgüte ama muhalif kimlikle ,ta ki özerk bi harekete dönüşene kadar.
Peki bağımsız öğrenci hareketinden sonra ?
Yeterli sayıda öğrenciyi gencsene katılmaya , fikir beyan etme davet etmeliyiz . En azından fikirlerinin değerli olabildiği , kendilerini ifade edebildikleri bir ortam yaratmalıyız.
Ancak böyle okulları sallayabiliriz ? Caddeleri sokakları kapatabiliriz . Şurda yakınımızdaki Yunanistan'da nasıl oluyor bu? Hükümet askerlikle ilgili bir yasa çıkardı . Geçen aylarda olanları görüyoruz. veya Paristeki olaylar..
Öyle bi öğrenci hareketi oluşturmalıyız ki , diğer örgütlere de entegre olmalı ve gerektiğinde birlikte hareket edebilmeli.
Yaşasın Bağımsız Öğrenci Hareketi!