“Ben yanlızlığı istemekle suçlanıp yanlızlığa mahkum edildim”
Türkiye’nin en iyi romancılarından olduğunu düşündüğüm Oğuz Atay’ın bu kitabı 8 öyküden oluşuyor:
Beyaz Mantolu Adam , Unutulan , Korkuyu Beklerken , Bir Mektup , Ne Evet Ne Hayır ,Tahta At , Babama Mektup , Demiryolu hikayeleri-bir rüya
Oğuz Atay’ı , birçok insan gibi Tutunamayanlar ile tanıdım bende. Yazar, öykülerinde de “Tutunamayanlar” ‘daki üslübunu sürdürüyor. Uzunca monologları , kendine has ironi ve mizahıyla sunuyor bize. Kitabı okurken sık sık Kafka , Çehov , Dostoyevski ‘den etkilendiğini düşündürdü bana.
“İçtikçe kendime acımaya başladım. Son zamanlarda kendime doğru dürüst acımaz olmuştum. Bana kötü geldiğini bile bile içtim. Bir şey yemediğim için , her zamanki gibi kusmadım. (Bir iki kere kusacak gibi oldum , banyoya gittim; fakat bir şey çıkmadı içimden.) Devam ettim içmeğe, kendimi mahvetmeğe. Dumanlı gözlerle , eriyip gidişimi seyrettim. Bütün düzenleri yıkacaktım , onlara gösterecektim . Artık ne kapıları kilitleyecek , ne de anahtarkaru vazonun içine atacaktım; ayakkabılarımı giymeden paltomu giyecektim , serserinin biri olacaktım. “
8 yorum:
KSENON biliyorum Ezilenlerin Pedagojisini okumus ve notlarini burada yayinlamistin. Ceviriye iliskin bir sorum var. Bilmem sen ne dusuyorsun (Ingilizce bildigini varsayiyorum. Yaniliyorsam affola)
Eleştirel Günlük ,ingilizcesini okumadım. Ayrıntı'dan çıkan çevirisini okudum ,iyiydi.
Blog'undaki sorunu şimdi gördüm özür:)
Merhaba KSENON,
Biraz şiirsellik var bu parçada,
biraz ima, biraz kinaye (ima ile aynı anlamdamı?), biraz duygu, biraz model... ve yazının omurgası da protetizm kokuyor.
Postmodern tarz dedikleri bu mu yoksa?
Açıkçası tümünü okumadım ama, sevdim bu tarzı.
"protetizm" kokuyor.
"protestizm" olacaktı. (Protestolu duruş anlamında)
Evet hikayelerinin genelinde böyle bir tarz hakim. Duruşu, protestolu olduğu kadar ironik ve bir o kadar vurucu aslında.
MİMlendiniz ama,
"baltayı taşa vurmak"tan tırsarak....
nolacak efenim:) tırsmayınız
Yorum Gönder